top of page

Yetişkin Beslenmesinde Balık

balık yemeği2_edited.jpg

Son yıllarda değişen beslenme alışkanlıkları, yüksek kalorili yiyecek tüketimi, tüketilen bu yiyeceklerin özellikle insan sağlığı için gerekli olan esansiyel yağ asitlerinden yoksun ya da yetersiz olması ve düzensiz yeme alışkanlıklarının artması sonucunda obezite ve bununla birlikte koroner kalp hastalıkları, diyabet gibi hastalıkların görülme sıklığı, gelişmiş ülkelerde daha fazla olmak üzere artış göstermiştir (Atar ve Alçiçek 2009). 

Yetişkinlik döneminde ortaya çıkan birçok hastalığın, gelişme çağındaki yetersiz ve dengesiz beslenmeden kaynaklandığı iyi bilinen bir gerçektir. Dengeli beslenmenin esas öğesinin proteinlerden oluştuğu ve günde kişi basına alınan proteinin üçte birinin hayvansal protein olması gerektiği yapılan araştırmalarla belirlenmiştir. Balık eti; zengin protein içeriği (% 17-22) ile insan vücudunda önemli işlevlere sahip olan ve vücutta sentezlenmeyerek diyetle alınması gereken aminoasitler ve yağ asitlerini içermektedir. Balık yağı %20 oranında doymuş yağ asitlerini içerirken; doymamış yağ asitlerini ise %80 düzeyinde ihtiva etmektedir. (Alak ve Kocaman 2008, Mol 2008) Balık yağları omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinden oluşur. Bu iki yağ asidi vücutta önemli biyokimyasal ve fizyolojik değişikliklere yol açar. Omega-3 yağ asitleri, insan sağlığını etkileyen kalp hastalığı, kanser, şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde yararlı etkilerinden dolayı önerilmektedir (Turan ve ark., 2006). 

Vücudumuz, çok besleyici olan balık etinin % 90'ını kullanabilmektedir. Ayrıca, balık eti, kırmızı ete oranla yok denecek kadar az yağ içermektedir. Balık eti, vücut direncinin artmasını sağladığı gibi, içerdiği yüksek orandaki kalsiyum, fosfor ve iyot ile vücudun mineral dengesinin korunmasına da yardımcı olmaktadır. Vücudun kış mevsiminde daha da artan A, B1, B2 ve D vitamini ihtiyacını da balık tüketimi ile karşılamak mümkündür. Balık etinin protein değeri, içinde bulunan aminoasit oranının fazlalığı nedeniyle diğer protein içeren gıdalardan çok daha fazladır. Bu nedenle ülkemizde yeterince yaygın olmayan, buna karşılık kırmızı ete oranla pek çok eşdeğer veya üstün özelliğe sahip olan balık eti tüketiminin yaygınlaştırılması insanlarımızın dengeli beslenmesi açısından önemli görünmektedir (Şen ve ark., 2008). 

Uzun zincirli omega-3 yağ asitleri kalp krizine karşı kalp sağlığının sürdürülmesi ve korunması ile ilişkilendirilmektedir. Eskimoların yüksek yağ içeren diyetle beslenmelerine rağmen onlarda kalp hastalıklarının neredeyse hiç görülmemesinin keşfedilmesiyle birlikte bu konuda çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Yapılan bir araştırmada, bütün omega-3 yağ asitlerinin, özellikle de balıklarda bulunanların, kalp sağlığını koruduğu ve kalp krizi sonrası ani ölümleri azalttığı görülmüştür. Balıktan alınan DHA ve EPA’nın kan basıncını düşürmede, yüksek trigliserit oranını azaltmada etkili olduğu belirtilmektedir. Başka bir çalışmada, haftada en az bir öğün balık tüketen erkeklerin hiç balık tüketmeyenlere oranla koroner kalp hastalıklarından ölüm oranlarının daha az olduğu belirtilmiştir (Turan ve ark., 2006) 

Avcılık yoluyla besinlerin elde edildiği en eski dönemlerden bu yana en kolay avlanan ve bu yüzden en çok tüketilen besin olan balık, şimdilerde yararları daha çok bilinmesine rağmen daha az tüketilmektedir. Bu durum birçok sağlık kuruluşu, enstitü ve sağlıklı yaşamı destekleyen projeler tarafından incelenmiştir. Açıklanan pek çok çalışma sonucunun ortak noktası günlük diyette özellikle esansiyel yağ asitlerini içeren besinlerin de bulunmasının sağlıklı bir yaşam için elzem olduğu üzerinedir. Amerikan Kalp Derneği tüm yetişkinlerin haftada en az iki kez özellikle balık yenmesini önermiştir. Doymamış yağ asitlerinden Omega–3 yağ asitleri ile önlenebilen, geciktirilebilen veya hafifletilebilen hastalıklar; Koroner kalp hastalıkları (KKH) ve inme, otoimmün hastalıkları (nefropati, lupus), Crohn hastalığı, meme, kolon, prostat kanserleri, hipertansiyon, romatoid artrit, alzheimer ve astımdır. Tüm bu özellikleriyle beraber su ürünleri neredeyse yok sayılabilecek karbonhidrat içeriği, protein kaynağı oluşu ve vitamin özellikleriyle çok sağlıklı ve vücut gelişim dönemi yanı sıra hamilelik döneminde de tüketilmesi özellikle istenen besin maddesidir (Atar ve Alçiçek, 2009).  

KAYNAKLAR : 
Atar, H.H., Alçiçek, Z. 2009. Su ürünleri tüketimi ve sağlık. TAF Prev Med Bull 8 (2): 173-176.
Alak,G., Kocaman, E.M. 2008. Sağlıklı beslenmede su ürünlerinin yeri. Türkiye 10. Gıda Kongresi; 21-23 Mayıs, Erzurum, s. 595 
Mol, S. 2008. Balık yağı tüketimi ve insan sağlığı üzerine etkileri. Journalş of fisheries science 2(4): 601-607. 
Şen, B., Canpolat, Ö., Sevim, A.F., Sönmez, F. Elazığ ilinde balık eti tüketimi. Fırat Üniv. Fen ve Müh. Bil. Dergisi Science and Eng. J of Fırat Univ. 20 (3), 433-437. 
Turan, H., Kaya, Y., Sönmez, G. 2006. Balık etinin besin değeri ve insan sağlığındaki yeri. E.U. Su ürünleri dergisi 23(1/3: 505-508.

bottom of page